Doç. Dr. Boran AZİZ
Bakü Devlet Üniversitesi
Hocalı'da ne oldu? Peki, bunun neden soykırım olduğu düşünülüyor? Bu konuların tarihi ve hukuki açıdan objektif olarak incelenmesi, Ermenilerin işledikleri insanlık dışı zulümlerin yurt dışında tanıtılması, uluslararası kuruluşlara kabul ettirilmesi açısından çok önemlidir.
Azerbaycan'ın kadim bir tarihe sahip topraklarından biri Hocalı'dır. Çatışmadan önce, Ermeni köyleriyle çevrili en büyük ve en eski Türk yerleşim yeri olan Hocalı 7 binden fazla nüfusa sahiptir. Hocalı, Dağlık Karabağ'da Gargar, Hocalı ve İlis nehirlerinin kavşağında
stratejik açıdan önemli bir bölgede bulunuyordu. Şehrin önemini artıran nedenlerinden biri, Dağlık Karabağ'daki tek havaalanının burada bulunmasıydı. Ayrıca, Kuzey Karabağ'dan otlaklara giden göç sürülerinin yolu buradan geçiyordu. Esgeran ve Hankendi arasındaki yer alması da önemini arttırıyordu.
Hocalı'da bulunan Geç Tunç-Erken Demir Çağlarının maddi kültür anıtları, insanların ve yarattıkları araçları evriminin tarihini, bölgenin Yakın ve Orta Doğu'nun güçlü devletleriyle ilişkilerini incelemek için de önemlidir. Geç Tunç ve İlk Demir Çağını kapsayan bu kültürün bilimsel literatürde “Hocalı-Gedebey kültürü” olarak bilinmesi bir tesadüf değildir. 26 Şubat 1992'de Ermeni silahlı kuvvetleri, Sovyet ordusunun 366. Motorlu Mekanize alayı yardımıyla Hocalı'daki nüfusun acımasızca yok edilmesiyle burada bulunan insanlık için nadir bulunan anıtların koleksiyonunu da yok ettiler, bu da insanlığa karşı bir suç oluşturmuştur
Elde edilen belge ve malzemelerin objektif, karşılaştırmalı ve eleştirel analizi kanıtlıyor ki Hocalı katliamı, Ermeniler tarafından tesadüfi ya da bir grup Ermeni'nin dürtüsel bir eyleminin sonucu yaşanmamıştır. Bu, açıkça Ermenistan'ın devlet organları, Dağlık Karabağ'daki askeri gruplar ve yerel yöneticiler tarafından önceden ciddi şekilde düşünülmüş, siyasi ve mali destek almış, uzun yıllar boyunca dikkatle işlenip hazırlanmış bir askeri tecavüzdür. Birçok analist haklı olarak Dağlık Karabağ'daki olayların bağımsızlığımıza karşı yönlendirildiğine ve Hocalı Soykırımı’nın bu sürecin doruk noktası olduğuna inanmaktadır. Ermeniler ve onların destekçileri, bu korkunç soykırım planını tasarlarken ve uygularken halkımızı bağımsızlıklarından ve toprak bütünlüğünden vazgeçmeleri için zorlamak istediler, aksi takdirde ne kadar büyük bir trajedinin bizi beklediğini düşünmemizi istediler. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, Hocalı Soykırımı’nın onuncu yıl dönümü vesilesiyle Azerbaycan halkına hitap ederken şunları söyledi: “ Ermeniler korkunç Hocalı trajedisini gerçekleştirerek halkımızı korkutmak, savaşma kararlılığını kırmak ve tarihi topraklarımızın bir kısmının kaybına razı olmaya zorlamak istiyorlardı ama kurnaz düşman, hedefine ulaşamadı. Halkımız, devletinin egemenliği ve toprak bütünlüğü mücadelesinde daha da bütünleşmiş, kahramanlığını ve inancını sergilemiştir."
Eski SSCB'nin 4. ordusunun 23. Gence tümeninin bir parçası olan 366. Motorlu Mekanize alayı, Hocalı Soykırımı’na Ermeni silahlı kuvvetleriyle birlikte aktif olarak katıldı. BDT Silahlı Kuvvetleri Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Korgeneral Ter-Grigoryants da etnik olarak Ermeni'ydi ve Ermeni teröristlere yardım ediyordu.
25-26 Şubat 1992 gecesi, şehri dört taraftan kuşatan 366. alay ve Ermeni Silahlı Kuvvetleri Hocalı şehrini işgal ettiler ve sivil nüfusa karşı benzeri görülmemiş bir zulüm gerçekleştirdiler. Bu askeri operasyon, boyutuyla, acımasızlığıyla ve vahşetiyle insanı dehşete düşürüyordu.
Ermeniler ve 366. alay, uluslararası yasalar ve askeri tüzükler tarafından değil, ulusal nefretle soykırımı gerçekleştirdiler. Bu trajik gece 613 sivil, 63 çocuk, 106 kadın, 70 yaşlı, zulüm ve işkence ile öldürüldü. 76'sı çocuk olmak üzere 487 kişiye ağır bedensel zarar verildi, 1275 sakin rehin alındı ve akıl almaz baskı, aşağılama ve hakarete maruz kaldı. Bunlardan 68 kadın, 28 çocuk da dâhil olmak üzere 150 kişi kayıptı. Daha sonra 1165 esiri kurtarmak mümkün oldu. Bu katliamda 8 aile tamamen yok edildi, 25 çocuk her iki ebeveyni de kaybetti, 224 çocuk bir ebeveyni kaybetti, 230 aile reisini kaybetti. 200 kişinin ise soğuktan bacakları kangren oldu.
Bir zamanlar Hocalı'ya sığınan Ahıska Türklerinden, şehrin savunmasında 7 kişi öldü, 12 kişi esir alındı ve 86 kişiden ise bir daha haber alınamadı. Ermenilerin Hocalı'daki vahşetlerini yansıtan çok sayıda belge, eylemlerinin soykırım eyleminin uluslararası hukuk normlarına ve insan haklarına tamamen aykırı olduğunu göstermektedir.
Hocalı'ya saldırı sırasında, insanların zulüm ve vahşet içerisinde kısa bir süre içinde katledilmesi, onların diri diri yakılması, başlarının kesilmesi, kafa derilerinin ve uzuv derilerinin yüzülmesi, küçük çocukların gözlerinin çıkarılması, hamile kadınların süngü ile karınlarının yarılması, cesetlere saygısızlık insanlığa karşı suçtur ve bu suçları işleyen Ermenistan Devleti sadece Azerbaycan karşısında değil, aynı zamanda dünya kamuoyu karşısında da uluslararası hukuki sorumluluk taşımaktadır.
Ermenilerin Hocalı'da halkımıza karşı işledikleri katliamlar, 1948'de Birleşmiş Milletler'de kabul edilen “Soykırım Anlaşması”nın ikinci maddesinde “ulusal, etnik, ırksal ve dini inanç grubunun kısmi veya tamamen yok edilmesi” olarak açıklanan “soykırım” kavramına tamamen karşılık gelmektedir. Hocalı'da işlenen zulümlerin tüm dünyada “soykırım” olarak algılanması için yeterli yasal gerekçe vardır. Bu noktada Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in sözlerini hatırlatmaya değer: “Hocalı trajedisi, Ermeni milliyetçilerinin yüzyıllardır Türk ve Azerbaycan halkına karşı yürüttüğü soykırım ve etnik temizlik politikasının kanlı bir sayfasıydı.”
Hocalı'da Azerbaycanlılara karşı soykırımın Ermeniler tarafından işlendiğine ilişkin olarak, bu katliamın eski katılımcısı, daha sonra Savunma Bakanı ve Ermenistan Cumhurbaşkanı olarak görev yapan Serj Sarkisyan defalarca itiraf etti. Serj Sarkisyan, 2000 yılında Ermenistan Savunma Bakanı olarak Carnegie Vakfı Program Direktörü Thomas de Waal'ın sorusunu yanıtladı: "Hocalı'dan önce Azerbaycanlılar Ermenilerin sadece şaka yaptığını düşünüyorlardı. Azerbaycanlılar, Ermenilerin sivil nüfusa elini kaldıramayan insanlar oldukları görüşündeydiler. Bütün bu düşüncelerin değişmesi gerekiyordu. Öyle de oldu.”
Son yıllarda Azerbaycan'ın devlet, hükümet ve sivil toplum kuruluşları Hocalı Soykırımı’nın uluslararası alanda tanınması ve bu gerçeği dünya kamuoyuna ulaştırmak için önemli çalışmalar yaptılar.
Haydar Aliyev Vakfı'nın desteğiyle Hocalı Soykırımı’nın tanınması için Moskova, Londra, Brüksel, Strasburg, Osaka, Viyana, New York, Paris, Berlin gibi dünyanın birçok şehrinde çeşitli etkinlikler düzenlendi ve bu trajediyi anlatan broşürler, kitapçıklar ve eserler yayınlandı. Yürütülen propaganda ve yapılan çalışmalar sonucunda dünya halkları ve politikacılar, Hocalı Soykırımı sırasında Ermenilerin işlediği zulümlerden geniş ölçüde haberdar edildi. 2005 yılının Şubat ayı ortalarında ve 23 Şubat 2006'da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin özel toplantılarında Hocalı Soykırımı konusunu kapsamlı bir şekilde tartışıldı ve buna uygun bir karar verildi. 24 Şubat 2006'da Ankara'da Haydar Aliyev Vakfı'nın düzenlediği “Hocalı Soykırımı” belgeseli, Türkiye'nin önde gelen sosyo-politik figürleri ve ülkede yerleşik diplomatik temsilcilerinin katılımıyla gösterildi.
2008 yılından bu yana Haydar Aliyev Vakfı'nın aktif desteğiyle dünyanın birçok ülkesinde Hocalı Soykırımı Şehitleri Anıt kompleksinin inşa süreci başlamıştır. Böylece 24 Şubat 2008'de Lahey'de Hocalı Soykırımı’nın şehitlerinin onuruna da bir anıt dikilmiştir. Bu anıt sadece Hollanda'da değil, tüm Avrupa'da da Hocalı şehitlerine adanmış ilk anıt olmuştur.
Ayrıca 30 Mayıs 2011'de Berlin'de Hocalı Şehitleri Anıtı inşa edildi. Bu anıtın tasarlayıcısı dünyaca ünlü ressam ve heykeltıraş İbrahim Ahrari'ydi. Açılışa Almanya ve Azerbaycan'ın ilim medeniyet temsilcileri ve devlet adamları katıldı. Potsdam Üniversitesi Profesörü Vilfred Furman, Steqlitz-Zehlendorf idari bölgesi Belediye Başkanı Norbert Koop, belediyenin Eğitim, Kültür ve Hizmet Danışmanı Kerstin Ulrix Rixter-Kotovski, Azerbaycan Cumhuriyeti Bakanlığı'nın, Azerbaycan'ın Almanya'daki elçiliğinin çalışanları ile diaspora temsilcileri açılışta hazır bulundu.
Avrupa'daki anıtlardan biri de 24 Şubat 2012'de Bosna Hersek'in Saraybosna şehrinde inşa edildi. Türkiye'nin Hocalı şehitlerine adanmış ilk anıtı 28 Mart 2014'te Ankara'da açıldı. Bu anıt Hocalı Soykırımı Şehitleri Anıt Parkı'nda yer almaktadır. Bu anıtı diğerlerinden ayıran özelliği, bu parkta Hocalı Şehitleri Müzesi'nin de yer almasıdır. Buna ek olarak, 22 Nisan 2015 tarihinde Türkiye'nin İzmir şehrinin Yenişehir mahallesinde, 27 Şubat 2016 tarihinde İzmir'in Karabağlar ilçesinde, Sakarya ilinin Erenler bölgesinde de Hocalı Soykırımı’nın kurbanları anısına anıtlar dikilmiştir. Dünyanın adalete inanan, zulme, vahşete ve zalimliğe her zaman karşı çıkan bölümü Hocalı katliamının tanınmasına katkıda bulunmuştur. Bu davada Azerbaycan'ın devlet ve hükümet organlarıyla birlikte, Devlet Diaspora Komitesinin ve yurt dışında yaşayan vatansever Azerbaycanlıların katkısı tartışılmaz.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, " Dünyada katliam arayan varsa, bu Hocalı'dır. İnsanlık tarihinin en büyük zulümlerinden biri Hocalı'da gerçekleşti." dedi. Bugün dünyanın 9 ülkesi, 8 ülkenin parlamentoları, yaklaşık 60 ülkeden oluşan İslam İşbirliği Örgütü ve 24 ABD eyaleti Hocalı'da Ermenilerin Hocalıdaki vahşiliklerini soykırım olarak kabul ediyor. Hocalı Soykırımı’nın uluslararası ölçekte tanınması sadece devletimizin değil, her birimizin borcudur.