Azerbaycan-Türkiye Askeri İlişkileri
Dr. Nazim CAFEROV[1]
Tarihsel süreçte Balkanlardan Çin denizine kadar geniş bir coğrafyaya yayılarak medeniyyet oluşturan ve çok sayda devlet kuran Türk Miletinin son bin yıldakı gelişiminde Anadolu ve Azerbaycan Türklerinın çok önemli katkıları olmuştur. Bu bağlamda Türk Milletinin Anadolu ve Azerbaycan`dakı çocuklarının bir biriyle ilişkileri her zaman önemli olmuştur. Anadolu ve Azerbaycan Türklüğünün en son Büyük Selçuklu Devleti bünyesinde ortak bir devlet çerçevesinde bir arada bulunduğu dikkata alınırsa bu iki Türk kaviminin ilişkilerinin gelişim süreci daha da anlamlı hale gelmektedir.
Selçuklulardan sonra Anadolu Türklüğü önce Osmanlı Devleti, ardından ise Türkiye Cumhuriyyeti`ni kurararak dünya sahnesinde varlığını sürdürmüşdür. Buna karşılık Azerbaycan Türkleri bügünkü Kafkasya ve İran coğfayasını Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi, Avşar ve Kaçar devletlerini kurmuş, 20. yüzyılda ise Azerbaycan Halk Cumhuriyeti ve Azerbaycan Cumhuriyeti ile tarih sahnesinde yer almıştır.
Anadolu ve Azerbaycan Türklüğünün farklı devletlerinin mevcutluğu aralarındakı ilişkinin butun boyutlarını, özelikle de yazımızın ana konusunu oluşturan askeri ilişkileri de derinden etkilemiştir. Konuyu bu bağlamda ele alınca, Anadolu ve Azerbaycan Türkleri arasında ilişkinin Selçukluların sona ermesinden 18. yüzyılın ortalarına kadar rekabetçi ve sık-sık askeri çatışma ve savaşla sonuclanan bir süreç olduğunu, o tarihden itibaren günümüze kadar hem genel, hem de askeri anlamda işbirliğinin geliştigi bir dönem olduğu gözlemlenmektedir.
Anadolu ve Azerbaycan Türklüğü arasında rekabet ve çatışmaya ilk önemli örnek Osmanlı ile Akkoyunlu arasında 1473’de Tercan (Erzincan) yakınlarındaki Otlukbeli mevkinde, Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı ordusuyla Uzun Hasan komutasındaki Akkoyunlu ordusu arasında meydana gelen ve Osmanlı`nın galibiyyeti ile sonuçlanan savaştır. İki Türk kavimi arasında tarihte en büyük ve uzun süreli savaşlar ise 16-18. Yüzyıllar döneminde Osmanlı ile Safevi arasında yaşanmıştır. Uluslararası ve bolgesel siyasette artık Avrupa devletleri ve Rusya`nın daha etkin hale gelmesi, Safevi`nin çökmesi ve Nadir Şah Afşar`ın Osmanlı ile yakınlaşma politikası Anadolu ve Azerbaycan Türkleri arasında işbirliği sürecini gündeme getirmiştir.
Nitekim 20. Yüzyılın başından itibaren bu işbirliğinin askeri bağlamda somut ve çok anlamlı örnekleri yaşanmıştır. Bunu ilk örnegi birinci dünya savaşında yaşanmış, Rusya İmparatorluğu ile Osmanlı devleti karşı cephelerde olmasına rağmen, Rus isgali altindakı Kuzey Azerbaycandan Azerbaycan Türkleri Çanakkale savaşına katılarak Osmanlı tarafında savaşmış ve onlardan yaklaşık 3 bini şehit düşmüştür. Bu destegin en önemli yönü ise zor gunde Anadolu ve Azerbaycan Türklerinin aynı siperde savaşmış olmasını göstermesidir. Keza Anadolu ve Azerbaycan Türklüğü arasında askeri işbirliğinin en önemli örnekleri içerisinde 15 Eylül 1918 tarihinde Bakü`nün kurtuluşunu özellikle vurğulamak gerekir. Osmanlı Devletinin ölüm kalım savaşı verirken Azerbaycan Türklerinin yardımına koşması ve Nuri Paşa komutanlığındakı Kafkas İslam Ordusunun Azerbaycan`da başta başkent Bakü olmakla çeşitli bölgeleri Rus-Taşnak ittifakınn mezaliminden kurtması çok önemliydi. Osmanlı`nın son zaferi olarak tanımlanabilecek bu olay, hem de Azerbaycan Halk Cumhuriyeti`nin fiiliyata geçmesi, hem de Osmanlı`nın Azerbaycan`a destegi manasında tarihi ve stratejik öneme haizdi. Yine Azerbaycanlıların Kurtuluş Savaşında Anadolu`daki Milli Mücadeleye verdiği ekonomik destek özellkle tarafını belli etmesi bağlamında önemliydi.
1920-1991 dönemin arasında devam eden Sovyet işgalı döneminde Azerbaycan`la Türkiye arasında bir askeri ilişkiden bahsedilemez kuşkusuz, fakat ikinci dünya savaşı sonrasında Türkiye`nin SSCB`ye dönmek istemeyen veya dönemeyen Azerbaycanlı savaşçılar önemli bir kısmı için ikinci vatan oldugunu belirtmek gerekir.
1991 yılında Azerbaycan`ın bağımsızlığını ilan etmesi ve Türkiye`nin de bu bağımsızlığı ilk tanıyan devlet olmasından sonra iki ülke arasında bütün alanlarda olduğu gibi askeri boyutda da yeni bir dönem başlamıştır. Bağımsızlık sonrası Azerbaycan ile Türkiye arasındaki resmi ilişkiler 9 Kasım 1991’de Türkiye’nin Azerbaycan’ı tanıması ile kurulmuştur.[2]
Azerbaycan ve Türkiye arasında askeri alanda işbirliği oluşturma yönündeki ilk çaba Azerbaycan’ın ilk devlet başkanı Ayaz Mütellibov zamanında gündeme gelmiştir. Mütellibov 23-24 Ocak 1992 tarihlerinde Türkiye’yi ziyaret sırasında etmiş ve bu ziyaret sırasında iki ülke arasında askeri alan dışında ikili ilişkilerin geliştirilmesine ilişkin 11 maddelik bir Dostluk ve İşbirliği Anlaşması imzalanmış, fakat bu anlaşma yoğun iç politika gelişmeler nedeniyle Azerbaycan parlamentosu tarafından onaylanamamıştır.[3]
Haziran 1993`de Ebilfez Elçibey’in cumhurbaşkanlığı görevine gelmesi ile Azerbaycan’ın dış politikasında bir stratejik tercih değişimi yaşanmış ve Türkiye Azerbaycan dış politikasında özel bir konuma oturtulmuştur. Bu durum Türkiye ile askeri ilişkilere de yansımıştır. Bu dönemde iki ülke arasında yapılan İşbirliği ve Dayanışma Anlaşmasında askeri işbirliği konusu önemli boyutlardan birini oluşturmuş, ayrıca 200 öğrenci de askeri okullarda eğitim almak üzere Azerbaycan’dan Türkiye’ye gönderilmiştir.[4] Keza Elçibey iktidarı döneminde Türk emekli subayları Azerbaycan ordusunun eğitim sürecine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ote yandan, resmi olarak kabul edilmese de, bu dönemde Türkiye`den çok sayda gönüllünün Azerbaycan`a destek için Karabağ savaşına katıldığı bilinmektedir.
Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri Haydar Aliyev`in cumhurbaşkanlığı döneminde de derinleştirilerek devam etmiştir. Bu askeri ilişkilerde özelikle Azerbaycan ordusunun Türk Silahlı Kuvvetleri egitilmesi ve yapılan askeri destekler özelikle önemli olmuştur. Nitekim bu çerçevede 10 Haziran 1996’da Türkiye ve Azerbaycan arasında Ankara’da “Askeri Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Antlaşması” imzalanmıştır.[5]
Haydar Aliyev döneminde iki ülkenin uluslararası barış gücü misyonlarında ortak iştirakı da önemli bir askeri işbirliği örnegini oluşturmuştur. Bu çerçevede, 20 Ekim 1999’da Azerbaycan ile Türkiye arasında imzalanan işbirliği anlaşması kapsamında KFOR (Kosova Force / Kosova Gücü)’a bağlı Türk Taburu Görev Kuvveti bünyesinde söz konusu Azerbaycan Barış Gücü unsurlarının görev almasını sağlanmıştır.[6] Kosova`da başlayan bu ortak barış gücü görevi Afganıstan`da da halen devam etmektedir.
Yine 2000`de Azerbaycan Savunma Bakanlığı ve Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arasında imzalanan bir protokolle TCG AB-34 (P-134) hücumbotunun Azerbaycan’a verilmesi kararlaştırılmıştır. Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Ebiyev`in 1 Mart 2001’de Türkiye ziyareti sırasında “Azerbaycan hükümeti ile Türkiye hükümeti arasında Karşılıksız Askeri Yardım” antlaşması ve “Azerbaycan Savunma Bakanlığı ve Türkiye Genelkurmay Başkanlığı arasında Mali Yardım” protokolü imzalanmıştır.[7]
Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev döneminde iki ülke arasında yaşanan son gelişmelerden biri de, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu`nun Türk savaş uçakları ve gösteri timi müşayetinde 21 Ağustos 2001’de Bakü’ye yaptığı ziyarettir.[8] Türk Yıldızlarının 24 Ağustos 2001 tarihinde Bakü’de Hazar kıyısında yaptıkları gösteri sokak ve meydanları dolduran yüz binlerce kişi tarafından ilgiyle izlenmiştir. Olayın Azerbaycan ile İran arasında gerginlik yaşandığı dönemde gerçekleşmesi Azerbaycan kamuoyunda Türkiye’nin kendisini İran karşısında desteklemesi şeklinde algılanmıştır.
Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri cumhurbaşkanı İlham Aliyev döneminde de yeni boyutlar eklenerek, sık-sık yapılan karşılıklı ziyaretler ve yapılan yeni anlaşmalarla daha da güçlendirilerek devam etmiştir. İlham Aliyev döneminde Azerbaycan ve Türkiye arasında askeri işbirliği bağlamındaki en önemli belge 16 Ağustos 2010 tarihinde imzalanan 10 yıllık Stratejik Ortaklık ve Karşılıklı Yardım Anlaşmasıdır.[9] Cumhurbaşkanları İlham Aliyev ve Abdullah Gül tarafından imzalanan anlaşmanın 2. maddesine göre, Türkiye ve Azerbaycan ülkelerinden birine karşı askeri saldırı veya saldırı durumunda saldırıya uğramayan ülke "tüm imkânlarını kullanarak" saldırıya uğrayan ülkeyi destekleyecektir. Ayrıca 23 maddelik anlaşmanın 7,8 ve 9. maddeleri taraflar arasında çok boyutlu askeri işbirliğini öngörüyor.[10]
İki ülke arasında askeri ilişkileri 2010 yılında itibaren Cumhurbaşkanlarının eş başkanlığında oluşturulan “Azerbaycan-Türkiye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin en önemli müzakere ve işbirliği konularından olmuştur. Yeni dönemde Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkilerine ikili ve üçlü formatlarda ortak askeri tatbikatlar ve savunma sanayide işbirliği ve ortak kolluk kuvvetleri oluşturma boyutları eklenmiştir. İki ülke arasında yaklaşık 10 senedir ortak askeri tatbikatlar yapılmaktadır. Bu çerçevede son olarak 1-3 Mayıs 2019 tarihinde Bakü etrafında “Mustafa Kemal Atatürk-2019”[11] ve 8-11 Haziran 2019 tarihinde Nahcivan’da "Sarsılmaz Kardeşlik 2019" ortak tatbikatları gerçekleştirilmiştir.[12] Öte yandan, Türkiye ve Azerbaycan 25 Ocak 2013 tarihinde Bakü`de kurulan Avrasya Askeri Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilatı çerçevesinde işbirliği yapmaktadırlar.[13] Son yıllarda taraflar arasında askeri işbirliğinde dikkat şek en önemli noktalarda biri de savunma sanayisi alanındaki işbirliğidir. Bu alanda işbirliği sureci çerçevesinde Azerbaycan Türkiye`den bazı silah sistemlerini satın almıştır. Nitekim 2017 verilerine göre Türkiye Azerbaycan`ın silah ihraç ettiği ülkeler arasında 2,5 % oranıyla Rusya (65%) ve İsrail`den (29 %) sonra üçüncü sıradadır.[14] Ayrıca iki ülke arasında ortak savunma sanayi projelerinin yapılması gündemdedir.[15]
Özetle, Azerbaycan-Türkiye askeri ilişkileri özellikle bağımsızlık sonrası dönemde giderek hız kazanan, çok boyutlu ve derinleşen ilişkiler olarak bölgedeki güvenlik dengesini önemli ölçüde etkileyen bir niteliğe kavuşmuştur. Her iki ülkenin ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel dinamikler Azerbaycan ve Türkiye arasında hem genel, hem de askeri ilişkilerin gelişme potansiyelinin çok daha yüksek olduğunu göstermekte ve bu bağlamda geleceğe daha umutla bakma imkanı sağlamaktadır.
[1] Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi (UNEC) öğretim üyesi ve KAFSAM Başkan Yardımcısı
[2]Süha Bölukbaşı, “Ankara’s Baku-Centered Transcaucasia Policy :Has it Failed ?”, Middle East Journal Cilt 51, no. 1. Kış 1997, s 83.
[3] Elizabeth Fuller, “Türkiye Orta Asya ve Transkafkasya’da Nüfus Sahibi Olmak İçin Güreşiyor”, Yeni Forum, Ağustos 1996, s. 8.
[4] Nazim Cafersoy, Elçibey Dönemi Azerbaycan Dış Politikası (Haziran 1992 - Haziran 1993): Bir Bağımsızlık Mücadelesinin Diplomatik Öyküsü, Ankara, ASAM, 2001, s.132.
[5] Araz Aslanlı ve İlham Hesenov, Haydar Aliyev Dönemi Azerbaycan’ın Dış Politikası (1993–2001),
Ankara, Platin yayınları, 2005, s.161
[6] https://mod.gov.az/az/beynelxalq-sulhmeramli-emeliyyatlarda-istirak-027/
[7] Vefa Babayeva, Haydar Aliyev Dönemi Türkiye –Azerbaycan İlişkileri, Yüksek Lisan Tezi, May 2013 s.77.
[8] Babayeva, Haydar Aliyev Dönemi Türkiye –Azerbaycan İlişkileri, s.79.
[9] Anlaşmanın tam metni için bakınız: https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss645.pdf
[10] https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss645.pdf , s.5.
[11] https://tr.sputniknews.com/savunma/201904221038837650-turkiye-ve-azerbaycandan-ortak-askeri-tatbikat-mustafa-kemal-ataturk-2019/
[12] https://www.trthaber.com/haber/gundem/sarsilmaz-kardeslik-2019-tatbikati-basari-ile-gerceklestirildi-418906.html
[13] http://www.haber7.com/guncel/haber/984004-avrasya-askeri-statulu-kolluk-kuvvetleri-teskilati-kuruldu
[14] “Trends in Internatıonal Arms Transfers-2017”, https://www.sipri.org/sites/default/files/2018-03/fssipri_at2017_0.pdf, s.6.
[15] http://www.trsavunmasanayi.com/2018/07/azerbaycan-turkiye-silah-ticareti.html