1) Türkiye’yi yakından tanıyan biri olarak ilk olarak Türkiye – Azerbaycan ilişkilerini genel olarak değerlendirebilir misiniz?
Azerbaycan-Türkiye münasibetleri iki komşu ülke arasında ilişkilerin effektif gelişmesi ve genişlemesi modelinin parlak örneklerindendir ve dünyada bunun bir eşi benzeri de yoktur. Tarihi tecrübelerimiz göstermektedir ki, ülkelerimiz her zaman birbirine sırtını yaslayabilmiş, en zor anlarında bir birine yardım elini uzatabilmiştir. Bunun da sebebi aynı kökene, aynı tarihe, aynı dile, dine ve geçmişe malik olmamızdır. Ulu önder Haydar Aliyev’in net ve tarihi sözü ile ifade edersek “Tek Millet, İki Devlet” mefkuresinden yola çıkarak kabul ettiğimiz kararlarda her zaman bu felsefeye bağlılık göstermemizdendir.
Diğer taraftan bölgesel ve global siyasi haritalara baktığımızda göreceğiz ki, mevcut jeosiyasi şartlarda bölgesel entegrasyon ve çoktaraflı işbirliği trendleri yeni imkanlar doğurmaktadır. Dünya ülkeleri arasında korumacı akımların daha çok dikkat çektiği bir dönemde Azerbaycan ile Türkiye arasından sağlam dostluk ve işbirliği münasebetlerini görmek, ülkeler arasınd karşılıklı itimad ve diyalog gibi yüksek değerlerin hala daha güncel ve öenmli olmasınıortaya koymaktadır. Azerbaycan ve Türkiye Cumhurbaşkanlarının samimi dostluğu ve kerdeşliği de iyi komşuluk siyasetinin kurulmasına ve hem de ülkelerimizin daha da yakınlaşmasını sağlayan manevi prensipleri temel alarak tarih boyunca mevcut olmuş ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlamaktadır.
Biz eminlikle diyebiliriz ki, Azerbaycan ve Türkiye ilişkileri bölgede güvenlik mimarisinin sağlamlaşmasına, hem de iktisadi refahın arttırılmasına ve karşılıklı yiyalog sürecinin gelişmesine hizmet etmektedir. Ülkelerimiz stratejik öneme sahip sahalarda, başta siyasi, ekonomik, askeri, ulaşım, enerji tehlikesizliği ve insani sahalarda diyaloğun derinleştiirlmesi amacıyla devamlı olarak büyük çabalar göstermektedir. Diğer alanlarda da karşılıklı ilişkilerimiz bölge ülkeleri için örnek rolünü oynayabilir.
Azerbaycan ve Türkiye’nin ikitaraflı işbirliği ve sermayeye verdikleri büyük ehmemmiyet de ülkelerimizin kalkınmasını sağlayan başlıca faktörlerdir. Örneğin Azerbaycan’ın 6,3 milyar dolarlık yatırımı ile İzmir şehrinde yapılan STAR rafinerisi iki kardeş ülke arasındaki stratejik işbirliğini daha da geliştiren, her iki ülkenin ekonomisine ciddi katkılar sağlayan muhteşem bir projedir. Hali hazırda Azerbaycan’da 2400’e yakın Türk şirketi Türkiye’de ise 1300’den fazla Azerbaycan şirketi faaliyet göstermektedir. Azerbaycan ve Türkiye arasındki ticaret hacmi 5 milyar dolar seviyesindedir.
Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum petrol ve doğalgaz boru hatları, yanı zamanda Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki işbirliğinin gelecekte daha da gelişmesi yönünde özel ehemmiyete sahiptir.
Büyük enerji projeleri çerçevesinde ülkelerimizin birlikte işbirliği Azerbaycan-Türkiye stratejik işbirliğinin yeni dinamik aşaması olarak ifade edilebilir. TANAP, Güney Kafkasya Koridoru, Şahdeniz -2 gibi projeler çerçevesinde sık işbirliği ve ana katılımcı rolü ülkelerimiizn ekonomik kalkınmasına katkı sağlamakla beraber Azerbaycan ve Türkiye’yi Avrupa enerji haritasının merkezi yapmıştır.
Böylelikle yukarıda saydığımız bütün gerçekleri dikkate aldığımızda güvenle sçyleyebiliriz ki, çağdaş Azerbaycan-Türkiye münasebetleri kadim kardeşlik tarihi ile günümüzde karşılıklı faydaya dayanan işbirliğinin başarılı bir sentezi olarak görülmelidir.
2) Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Parlamenterler Asamblesi Başkan Yardımcılığı gibi çok önemli bir görevi yürütmektesiniz. Azerbaycan’ı Avrupa’da yüksek seviyede temsil eden önemli bir siyasetçi olarak Türkiye ile Azerbaycan’ın Avrupa’daki ortak çıkarlarını savunurken hangi zorluklarla karşılaşıyorsunuz. Önümüzdeki süreçte iki ülkenin ortak çıkarlarını daha üst düzeyde temsil etmek için neler yapılmalıdır?
İfade ettiğim gibi, Azerbaycan-Türkiye münasibetleri bölgenin siyasi gündeminin aktüel meselelerinin çözümü noktasında ana unsurlardan birisi haline gelmiştir.
Bugünkü dünyanın siyasi düzeninde her iki ülkenin bölgede ve dünyada başgösteren süreçlere ortak prizmadan bakmaları özellikle de toprak bütünlüğü, devlet sınırlarının dokunulmazlığı aynı zamanda çatışmalar esnasında öz yurtlarını terketmek durumunda kalan göçmen ve mecburi kaçkınların hukuklarının korunması ve güvenli bir şekilde öz evlerine geri dönmesi gibi hassas konularda birbirlerinin hak ve hukuklararını koruması özel önem kesbetmektedir.
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politikasının merkezinde duran ana konu Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesi ve 7 etraf bölgesinde 30 yıla yakındır ki, devam eden
Ermenistan-Azerbaycan çatışmasının çözümü konusunda biz her zaman Türkiye’ye güvendik ve bugün de güvenmeye devam ediyoruz. Bununla beraber, Ermenistan’ın “müellifliyi” ile bölgede barış ve istikrarın oluşmasına engel olan bir diğer faktör ise “sözde Ermeni soykırımı” yalanlarına karşı ülkelerimiz beraber ve devamlı siyeset hayata geçirmektedirler.
AGİT PA-nın başkan yardımcısı olarak diyebilirim ki, ben her zaman AGİT Parlamenterler Asamblesi’nde Azerbaycan’ın hak ve hukukunu savunduğum gibi, kardeş Türkiye’yi de savunmaktayım. Bu sebeple bana parlamentoda yapılan bütün baskılara rağmen kardeş Türkiye’yi savunmaktan her zaman şeref duydum. Bu esnada bazen bana “sen Azerbaycan’ın mı yoksa Türkiye’nin mi milletvekilisin?” şeklinde soru soranlara gururla “Ben her iki ülkenin de milletvekiliyim” cevabını veriyorum.
Sadece bir gerçeği söylemek isterim ki, 15 Temmuz 2016 yılında yapılmak istenen uğursuz darbe teşebbüsünden derhal sonra özellikle benim AGİT PA Başkan Yardımcısı sıfatımla yapmış olduğum ısrarlı baskılar ve teşebbüs neticesinde Türkiye’ye ilk destek veren ve Ankara’ya ilk resmi seferini düzenleyen AGİT PA oldu. Darbe teşebbüsünden kısa bir süre geçmeden AGİT PA başkanı ile baraber büyük bir heyet ile Ankara’ya geldik. Kıymetli Sayın Cumhurbaşkanı Erddoğan başta olmak üzre bütün resmi çevrelerle görüştük, bu hain darbe teşebbüsünü şiddetle kınadık. Türkiye devletinin, halkının ve demokrasisinin yanında olduğumuzu resmi şekilde beyan ettik.
Maalesef ki, bir yıl sonra AGİT PA üyesi bazı devletler ve temsilciler o zaman Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı terörün, yasadışı göçün ve jeopoliitk tehditlerin içeriğini tam anlamadıkları için insan haklarının ihlali ve OHAL’in uzatılması bahanesi ile Ankara’ya karşı sert adımlar atılmasını ısrarla istemekteydiler. Bu defa da Assamblede pragmatik düşünen ve sağlıklı işbirliğine hevesli olan dostlarımızın ve meslektaşlarımızın desteği ile Türkiye’ye karşı olan bu haksızlığı ve tehlikeyi önledik. Benim teklifim ile Ankara’ya yeni bir heyetle geldik ve konunun müsbet bir şekilde çözülmesine nail olduk. Elbette bu konuştuklarımız artık tarihte yerini almıştır ve bunun gibi bir çok örnek de syamak mümkündür. Ancak esas mesele odur ki, biz Azerbaycan ve Türkiye olarak bütün uluslararası platformlarda birbirimizi destekliyoruz ve eminim ki, bundan sonra da bu böyle olacaktır.
Önümüzdeki yıllarda ise her iki ülkenin parlamento üyeleri karşılıklı işbirliğini ve koordinasyonu daha da sıklaştırmalıdır. Biz bunun için kiminse bize karşı herhangi bir konud hücuma geçmesini beklememeliyiz. Tam tersine her iki ülke beraber ortak gündem yaratabilmeli, ana konularda yeni teklifler ileri sürmeli ve efektif işbirliyi yaratmalıyız.
AGİT PA’nın saiyasi parti gruplarında maksimum şekilde temsil olunmalı ve bu toplantılarda da aktif şekilde iştirak etmeliyiz. Asamblenin toplantılarında ülkelerimiz hakkında daha çok malumat vermeliyiz. Haklı olduğumuz konularda daha kararlı olmalıyız ve mevcut işbirliği platformlarından maksimum yararlanmalıyız.
Bu konuda son olarak şunu söyleyebilirim ki, başkanı olduğum AGİT PA’nın İpek Yoluna Destek Grubunun 4. Uluslararası toplantısını gelecek yıl Nisan ayında İstanbul’da yapacağız. Bu konuda 4 Temmuz’da Lüksenburg’da karar aldık. AGİT’in üye 25 ülkesinin bu platformuna İstanbul’un ev sahipliği yapması Türkiye’nin menfaatlerinin temini ve yürüttüğü siyasetin dünya ülkelerine bir daha sunması bakımından çok iyi bir imkan olacaktır. Gelecek dönemlerde de bu tür çalışmalara devam etmeliyiz.
3) Bakü’de sizin girişimlerinizle düzenlenen Baku Parliamentary Platform’da birçok üst düzey yetkili bir araya geldi. Kendi alanında bir ilk özelliğini taşıyan ve Türkiye – Azerbaycan – Almanya’dan siyasetçileri bir araya getiren bu formun perspektifleri hakkında konuşabilir misiniz?
İfade ettiğiniz gibi, 12 Haziran 2019 tarihinde Bakü’de Bölgesel Güvenlik ve İşbirliği üzere Parlamenter Konferansı ve Diyalog ve İşbirliği üzere Bakü Parlamenter Platformu (BPP) kuruluş toplantısı yapılmıştır.
Bizim bu teşebbüsümüz neticesinde hakikaten de uluslararası arenada ve güncel hayatda maalesef şimdiye kadar kullanılmamış olan bir formatın, yeni işbirliği platformunun yaratılması mümkün olmuştur. Konferansı organize etmenin ve Bakü Parlamenter Platformu’nun son derece basit ve aynı zamanda özel önemini derinden anlamak için onun üç mühim alanına dikkat etmemiz gerekir:
- BPP sayesinde bütün bölge ülkeleri için önem kesbeden meselelere dair geniş diyaloğun yürütülmesi için önemli imkanlar ortaya çıkmaktadır.
Platforma üye ülkelerin her birisi kendine özel siyasi gündeme sahiptir. Ve bu devletleri bir araya getirerek onlarıgüvenlik ve işbirliğine dair konularda müzakereler yürütmeye celbetmek yeterince zor bir misyondur.
Mevcut farklı düşünceler ve farklı bakış açılarına rağmen, BPP’nin faaliyyetinin temelinde mevcut parlamentolararası ilişkilerimizi kalite bakımından yeni seviyeye yükselterek aynı zamanda açık diyalog ve karşılıklı güven ortamında müzakerelerin yürütülmesini teşvik ederek bölgede soru işareti ve rahatsızlık doğruna meselelerin ortak hal yolunun bulunmasına desteğin gösterilmesi olur.
Bakü Parlamenter Platformu’nun faaliyetine Azerbaycan, Almanya ve Türkiye’yi celbetmekle biz hem bölgesel ve hem de global aktör olan ülkeleri biraraya getirmiş veyasadıiı göçün ortadan kaldırılmasından, insani ilişkilerin güçlendiirlmesine kadar geniş spektrumu kapsayan meselelerin ortak müzakere etmeye imkan bulduk.
Önümüze koyduğumuz amaçların büyüklüyüne bakmaksızın onların hayata geçirilmesi yolu yeterince sadedir. Ülkeler kendileri için ehemmiyet kesbeden meselelerin çözümü amacıyla biraraya gelmeli ve bu çerçevede ortak diyalog yürütmeliler.
- Mobillik
Diger formatlardan farklı olarak, Bakü Parlamenter Platformu çerçevesinde diğer üye ülkelerde, Almaniya ve Türkiye’de de planlanmamış görüşmeleri yapılması pratiği hayata geçirilecektir. Bunun sayesinde biz bölgede ortaya çıkmış herhangi bir hadiseye karşı hızlı bir şekilde tepki verip, ortak faaliyet stratejisini hazırlayabiliriz.
Kurumun gündemi yalnız siyasi veya iktisadi ölçülerle sınırlı değil. Platform devletlerarası işbirliğinin bütün aktüel sahaları üzere parlamenterlerin mütemadi ilişkileri ve fikir mübadelesi için müsait ortam yaratmaktadır. BPP çerçevesinde Parlamenterler temsil etdikleri ölke parlamentolarının tutumu hakkında diğer devlet temsilcilerini bildilendirebilir ve önem arzeden konularla bağlı anlaşmaya nail olabileceklerdir.
Gördüğümüz gibi, Bakü Parlamenter Platformu “hepsi birinde” prensibini esas alarak devletlerarası diyalog ve emekdtaşlığın parlamento ölçüsünün muhtelif aspektlerini kendisinde ihtiva eden efektif mekanizmadır.
- Açıklık
İlk dönemlerde Platformumuzda 3 ülke parlamenterleri üye olsa da, gelecek aşamalarda biz BPP’nin bir araya getireceği ülkelerin sayısını artırarak yeni üye ülkeleri celbetmek imkanlarını dikkate alacağız. Bakü Parlamenter Platformu ve onun prensiplerini kabul eden ve iştirakçıülkelerle diyalog sürdürmeye hazır olan ülkeler için açıktır.
Diyebilirim ki, artık bir kaç ülke BPP’ye üye olma konusu ile ilgilendiklerini beyan etmişlerdir. Zannediyorum ki, gelecek yılki toplantıda bize yeni katılacak ülkeleri selamlama imkanımız olacaktır. Platformun temelinde duran amaç ve vazifelerin nail olunması yolunda ciddi destek verecek teşebbüsleri desteklemek iktidarındayız.
12 Haziran 2019 tarihinde yapılmış bu toplantı AGİT PA ile sıkı işbirliği çerçevesinde yapılmıştır. Yapılması mümkün gelecek çalışmalarımız içeriisnde AGİT PA ile birlikte gelecekte ortak seminer veya diğer çalışmaların yapılması imkanını görüşmek mümkün olacaktır.
Ümit ediyorum ki, Bakü Parlamenter Platformu’nun teklif ettiği geniş imkanlar ve aletler iştirakçi devletlerin dikkat merkezinde kalacak ve BBP kısa sürede bölgemizde barış ve güvenliğin temin edilmesi sürecinde faal bir iştirakçiye dönüşecektir.
4) Sizin koordinatörü seçildiğiniz Bakü Parlamenterler Platformu’nun bölgenin barış ve istikrarına ne gibi katkıları olacaktır?
Bakü Parlamenterler Platformu’nun kuruluş toplantısında belirttiğim gibi Bakü Parlamenterler Platformu, herhangi bir mevcut platformun yerine geçmek amacını taşımıyor. Aksine yukarıda da ifade edildiği gibi, BPP, onun özündeki prensipleri kabul eden bölgenin bütün ülkeleri ve teşkilatlarıyla işbirliği yapmaya hazırdır. Halihazırda bölgede ortaya çıkan hadiseler, devam eden münakaşalar ve diğer faktörler Soğuk Savaş bittikten sonra, dünya düzeninde yer alan kuruluşun hususen de son yıllık dönemde kendi etkisi göstermeye başlamasının esas işaretleridir. Dünya üzerinde binlerce insanın ölmesine ve zarar görmesine sebep olan küresel terör faaliyetleri birçok ülke tarafından ileri sürülen izolasyonist politikalar aynı zamanda dünya devletleri arasında güven ve karşılıklı saygının en aza indiği bir zamanda Bakü Parlamenterler Platformu gibi teşebbüslere büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve ondan sonraki dönemlerde dünyadaki işbirliğinin perçinlenmesi ve ortak amaç etrafında birleşilmesi sonraki on yıllarda çok taraflı kalkınma yaklaşımlarını yüksek seviyeye çıkarmıştır. Bize düşen bu gerçeği unutmayarak, dostluk, açık diyalog, barış ve işbirliği gibi yüksek idealleri her daim yaşatarak gelecek yeşillere aktarmaktadır. İşte bu bakımdan düşünüyorum ki, alanında bir ilk olan Bakü Parlamenterler Platformu’nun yukarıda sıraladığımız amaçların gerçekleşmesi için özel katkılar sağlayabilir.
Platformun ilk toplantısında Alman Federal Meclisi’nin Başkan Yardımcısı Thomas Oppermann ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Başkan Vekili Süreyya Sadi Bilgiç’in başkanlığındaki heyetlerler arasında ilk önemli diyalog artık hayata geçmiştir. Bunun çok özel ve verimli bir başlangıç olduğunu düşünüyorum ve ümit ediyorum ki, bu geniş bir diyalog sürecinin temelini oluşturacaktır.
5) Bakü’de düzenlenen ve Türkiye’de de büyük ilgiyle karşılanan söz konusu forumda hangi kararlar alındı? Bu kararlar hakkındaki düşünce ve yorumlarınızı alabilir miyiz?
12 Haziran 2019 tarihinde yapılan toplantıda Bakü Parlamenterler Platformu’nun kurulması konusunda ortak fikre gelinerek, platformun bundan sonraki faaliyetlerine dair birçok konu çözüme kavuşturulmuştur.
Azerbaycan, Almanya ve Türkiye parlamentoları heyetleri bundan sonraki adımlar ve platformun faaliyetinin güçlendirilmesi için geniş bir fikir alışverişi yapmış ve ilginç teklifler dile getirilmiştir.
Bakü Parlamenterler Platformu’nun faaliyet konsepti, amaç ve görevleri katılımcıların takdirini kazanmıştır. Alınan kararlar ve atılan adımları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.
- Bakü şehrinde her yılın Haziran ayında Güvenlik ve İşbirliği konulu uluslararası konferans yapılacak, konferansa ek olarak diğer üye ülkelerde görüşmeler yapılacak. Heyetler düzenli şekilde ilişki içerisinde olacak ve toplantılarla ilgili görüşmeler yapacak.
- Konferans çerçevesinde daha geniş ve çok taraflı sunumların yapılması ve kararların alınması için faaliyetlerimize yardımcı olması amacıyla Bakü Parlamenterler Platformu’nun çalışmaları için uzmanlar davet edilecek
- Bakü Parlamenterler Platformu’nun teklif ettiği imkanların daha faydalı ve belirlenmiş amaçlara ulaşmak için çalışma grupları kurulacak.
Yukarıda sıralanan teklifler için platformun çalışma heyetinin hazırladığı eylem planı temsilci heyetlerine gönderilecektir. Platformun faaliyetlerini düzenleyen “Temel Prensipler ve Amaçlar” başlıklı taslak metin üzerinde çalışmalar tamamlanarak kısa süre içerisinde taraf ülkelere takdim edilecektir.
Umut ediyorum ki, bu platform kısa süre içerisinde kendisine olan inanç ve güveni sağlayacaktır. İfade edilen faaliyetlerin hayata geçirilmesi sürecinde faydalı bir mekanizma olduğunu ispatlayacaktır. Ben de bu platformun koordinatörü olarak üzerime düşen bütün görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalışacağım.
6) İkincisini çıkardığımız ve yüksek seviyedeki birçok siyasetçinin görüşlerine yer verdiğimiz Türkiye Azerbaycan Dergisi’nin gelecekteki çalışmaları için görüş ve tavsiyelerinizi alabilir miyiz?
Dergimiz gerçekten de güzel ve ilgi çekici olan bir mevzuya, Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin güncel durumuna hasredilmiştir.
Ülkelerimiz arasında bütün sahalardaki yakın işbirliğine muntazam olarak, dolu dolu ışık tutan bu tür bir medya organının faaliyete başlaması gerçekten de takdire layık bir durumdur. Yürüdüğünüz yol ve istikamet, hayata geçirdiğiniz konsept doğrudur ve bu işte başarılı olacağınıza eminim. Gelecekte eğer imkan olur ise aynı zamanda derginin İngilizce versiyonunu da hazırlayabilirseniz geniş bir uluslararası okuyucu kitlesine hitap edebilirsiniz.
Sizi bu önemli girişimi hayata geçirmeniz sebebiyle yürekten tebrik ediyorum ve düşünüyorum ki, böyle bir güncel analitik dergiye çok büyük ihtiyaç vardı.
Eminim ki, bu işe gönülden inanan ve bütün imkanlarını seferber eden sizin gibi işinin ehli insanlar bu vazifenin de üstesinden layıkıyla gelecekler.
Size bu mesuliyetli, çetin lakin şerefli misyonunuzda başarılar arzuluyorum.